Futbol sahasında santrfor pozisyonu, takımlar için gol güvencesidir ve bu durum Manchester City ve Tottenham için daha da önemlidir. Haaland, Premier Lig’e geldiğinden bu yana Manchester City’nin birçok gol atmasına yardımcı oldu. Onun istatistikleri, hatta Salah’ın Premier Lig’e ilk geldiği dönemdeki performansını bile geride bırakabilir.
Öte yandan, Bournemouth’tan Tottenham’a transfer olan Solanke de Premier Lig’de nadir görülen üst düzey bir santrfor olarak dikkat çekiyor. 4 gün sonra, bu iki oyuncu sezonun ilk karşılaşmasında kozlarını paylaşacak. Peki, kim gerçek anlamda Premier Lig’in en iyi santrforu olacak?
Takım gücü açısından bakıldığında, Haaland’ın forma giydiği Manchester City açıkça bir adım önde görünüyor. Ancak De Bruyne ve Rodri'nin sakatlıkları sonrası, Haaland'ın elinde yeterince malzeme olmadan mücadele etmesi zorlaştı. Tek başına hücum hattında çabalaması sonuç vermiyor. Manchester City’nin tüm kulvarlarda aldığı dört maçlık mağlubiyet serisi, De Bruyne ve Rodri’nin sakatlıklarının takımın üç hattında da büyük bir etki yarattığını kanıtladı.
Tottenham ise şu anda Premier Lig’de 10. sırada yer alıyor, ancak onların genel gücü asla küçümsenmemeli. Solanke, Son Heung-min ve Brennan Johnson’dan oluşan hücum üçlüsü oldukça uyumlu bir şekilde oynuyor. Bu üçlü, bu sezon Tottenham adına toplamda 16 gol kaydetti. Böyle bir hücum hattı, lig lideri Liverpool’un bile dikkat etmesi gereken bir tehdit oluştururken, son dönemde kötü bir form grafiği sergileyen Manchester City’nin ise işi daha da zor olacak.
Guardiola’nın takımı, genellikle yüksek fiyatlar ödeyerek üst düzey yeteneklere sahip oyuncuları transfer etmeyi tercih ediyor. Ancak bunun sonucu olarak, bazı oyuncular sakatlık nedeniyle forma giyemediğinde, takımın performansında ciddi bir düşüş yaşanıyor. Bunun tek çözümü, her pozisyonda en az iki dünya çapında oyuncuya sahip olmaktır, ancak bu, Manchester City için tamamen gerçekçi bir seçenek değil.
Premier Lig’in 12. haftasında Manchester City, evinde Tottenham’ı ağırlayacak. Arka arkaya iki maç kaybeden Tottenham, Manchester City’ye kolay lokma olmayacaktır. Hatta savunmaya çekilerek mücadele edecek ve City’nin evinde kolayca üç puan almasına izin vermeyecektir. Bu nedenle Guardiola’nın takımı oldukça zorlu bir hücum mücadelesiyle karşı karşıya kalabilir.
Hücum hattı açısından bakıldığında, Haaland Premier Lig’e geldikten sonra De Bruyne’nin destekleriyle zamanla sadece pozisyonları değerlendiren, teknik açıdan sınırlı bir yüksek forvet haline dönüştü. Nunes ve Foden da Haaland’a yeterince destek sağlayamıyor.
Öte yandan, Tottenham cephesinde hücum üçlüsü oldukça güçlü bir performans sergiliyor. Yedek kulübesinde ise biraz daha düşük bir seviyede olan Timo Werner bulunuyor. Ancak Werner’in hızı, Manchester City savunmasına ciddi tehditler oluşturabilir.
Bununla birlikte, bu maç yalnızca Haaland ve Solanke gibi iki yüksek forvetin mücadelesi olmayacak. Maçın kaderini belirleyecek olan asıl etken, iki takımın savunma gücü ve hücumdaki çeşitlilik olacak. Yazarın görüşüne göre, form durumu endişe verici olan Manchester City, yalnızca Haaland’ın performansıyla Tottenham’ı yenemez. Ancak Foden kanada geri döner ve Haaland’a yeterli destek sağlarsa, Manchester City’nin Tottenham’a karşı eşit şartlarda mücadele etme şansı olur.